e-okul

4 Kasım 2015 Çarşamba

2016 Yatak Modelleri

Nicoletti’nin “hâkim bir renk” olarak tanımladığı kahverengi, walnut rengine bürünüp, şık bir yatak odası olarak karşımıza çıkıyor. Renkler üzerine çalışmaları da olan Nicoletti, walnut renginin etkilerini “bağlılığın rengidir ve aile fertlerinin birbirlerine karşı bağlılıklarını güçlendirir” diyerek açıklıyor. Napoli Koleksiyonunda Nicoletti’nin tercih ettiği bu renk, yatak odasında sıcak ve rahat bir ortam yaratılmasını sağlıyor. Nicoletti’nin özellikle yere yakın olarak çalıştığı yatak ve komodinler modern bir etki yaratıyor. Gardırop kapaklarında tercih ettiği sürgü sistem yerden tasarruf sağlarken, kapaklarda kullandığı ayna da mekândaki derinlik duygusunu arttırıyor. Nicoletti’nin Lazzoni için tasarladığı bu ürünler; işlevsel parçaları ve ergonomik yapısı ile günün üçte birini geçirdiğiniz yatak odalarını konforlu alanlara dönüştürüyor.

İstikbal, bugüne kadar geliştirdiği uyku teknolojilerine şimdi bir yenisini daha ekledi. Mart ayında tüketicisiyle buluşan bu yeni ürün, sert ve yumuşak uyku konforlarını tek yatakta birleştiriyor. İstikbal ideal Comfort, İdeal Form ve Perform yatak çeşitleri, tek yatakta ‘kişiye özel’ çözüm sunuyor. İstikbal, yeni yatak serisini ikisi ünlü dört ayn çiftin rol aldığı yeni reklam filmiyle duyuruyor. Dört filmden oluşan ve her film için dört ayrı çiftin rol aldığı İstikbal reklamının ünlüleri ise; Tülin Şahin-Mehmet Özer ve Nasuh Muhruki-Mine Mahruki çiftleri. Farklı vücut yapısı, kilo, uyku alışkanlıkları ve tercihleri düşünülerek geliştirilen İstikbal ideal Comfort, İdeal Form ve Perform’un, yatak satın alma alışkanlıklarını da değiştirmesi bekleniyor. Yatakla ilgili yaşanan tüm olumsuzlukların en aza inmesini sağlayacak bu yeni tasarımların, ömrünün üçte birini yatakta geçiren insanların yaşam kalitesini de artırması hedefleniyor.

Türkiye mobilya sektöründe ödüllü tasarımları, dinamik ve vizyo-ner yaklaşımıyla saygın bir marka olan DOĞTAŞ, mobilya tasarımına 6 milyon TL’lik yatırım yaparak yenilikçilik adına sektörde büyük fark yarattı. DOĞTAŞ Mobilyanın fonksiyon ve estetiği bütünleştiren yeni serisi dünyaca ünlü modacı Atıl Kutoğlu, ünlü moda ve stil danışmanı Ece Sükan ve ünlü İtalyan mimar Federico Delrosso’nun imzasını taşıyor. Son 3 yıldır tanıtım çalışmaları ile birlikte toplamda 20 milyon TL’yi bulan yenilenme çalışmalarının en önemli dönüm noktasını oluşturan proje ile Doğtaş, 2011’de mobilya sektörüne damgasını vuruyor. Dünyaca ünlü modacı Atıl Kutoğlu ve ünlü moda ve stil danışmanı Ece Sükan ilk kez sadece Doğtaş için mobilya tasarladılar. Doğtaş Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan, “Doğtaş Mobilya olarak Atıl Kutoğlu, Ece Sükan ve Federico Delrosso’nun yaratıcı çalışmalarıyla oluşturduğumuz bu projemizle yenilikçi tarafımızın en önemli dönüm noktalarından birini yaşıyoruz ve 2011’de mobilya sektörüne damgamızı vuruyoruz” dedi.

Sources: http://dogtas.com/home http://www.mobilyakulubu.com/visco-yatak-fiyatlari/

Read more...

22 Kasım 2013 Cuma

En Güzel Müzik Listeleri

Müzik dinlemek herkes tarafından başarıyla yapılabilen belki de tek eylemdir. İnsanların içinden dökülen cümleleri melodik olarak ifade etmelerini sağlar. İnsanlar çoğu zaman bulundukları koşullardan mutlu olmazlar. Yaşadıkları toplumun sosyal koşullarına ayak uyduramayan insan mutsuz olur. İnsanlar sevilmek ister. Sevilmeyen ve saygı görmeyen insan mutsuzluktan kurtulamaz. Bazı hallerde ise tek sorun paradır. Ailesinin maddi durumu iyi olmayan çocuklar en çok üzüldüğüm konulardan biridir. Arkadaşları bir şeye sahip olurken o çocuk sadece bakar ve iç geçirir. Daha büyüdüğünde sosyal çevresindeki arkadaşları son model arabalara binip son model telefonlar kullanırken o çocuk üzerine kıyafet alacak parayı bulamaz, belki de yemek yiyecek parayı bulamaz. Bazı koşullar yüzünden çalışması da mümkün değildir. Bazen hasta olabilir, bazen ise başka sebepler vardır. Maddiyet dünyanın temeli olmuşken insanlar birbirine acımazlar. En yakın arkadaşlıkları bozan iki madde vardır. Birincisi kadın, ikincisi ise para. Bu iki olgu insanların arasındaki diğer bağları zedelemek için yeterli olan etmenlerdir. Ülkemizde parası olmayan insanlar hor görülür, dalga geçilir, ezilir. Oysa ki o çocukların diğerlerinden hiçbir eksiği yoktur. Onlar da istemez mi güzel kıyafetler giymek, iyi arabalarda gezmek. Ailesinin maddi durumu olmayan çocuk çoğunlukla ne yaparsa yapsın hayatı boyunca kazandığı para belli bir miktarı aşamayacaktır. Oysa ki zengin ailenin çocuğu doğuştan hayata 6-0 önde başlar. 1-0 önde falan başlamaz direk altı sıfır önde başlar. Daha ilköğretimde göze çarpar bu. Zengin çocuğu kantinden her gün hamburger yerken gariban çocuklar evden salatalık domates getirirler. O zaman bu konu hakkında yorum yapamayacak durumda olan diğer çocuklar da neden kantinden yemediğini sorarlar. O çocuk diğerleri karşısında ezilmemek için ya ben hazır yemek sevmem der ya da bu daha güzel der. Oysa ki her insan ister. Miliyetçi Hareket Partisi'nin genel başkanı Devlet Bahçeli'nin de parmak basmaya çalıştığı nokta budur. Televizyonda çocuklar ellerinde çikolatalar bisküviler, o çocuk görüyor diyor benim de bir çikolatam bisküvim olsa ben de yesem diyor. Ağlamak insanın ihtiyacıdır. Konuyu fazla uzatmadan konumuza, müzik dinlemeye ve müzik tavsiyelerine dönelim isteriz. Ağlamak insanı rahatlatır mı? Müzik dinlemek insanlara ağlama konusunda yardımcı olur mu? Olursa bu iyi bir şey mi, kötü bir şey mi? Öte yandan en sevdiğiniz kişi neden en sevdiğinizdir? O kadın/adam size ne vermiştir ki onu seversiniz? O da sizi sevdiği için mi seversiniz yoksa neden seversiniz? Kimsenin sizin dış görünüşünüzden hoşlanmayacağını bilseniz yine de birilerini sevmeye çalışır mısınız? İnsanlar neden farklı yaratılmıştır? Dış görünüşlerinden memnun olmayan insanlar neler yapmalıdır? Aşık olmak karşılıklı bir eylem midir? Platonik aşk hangi durumlarda görülür? Neden insanlar ağlama ihtiyacı hisseder? Bu yazıları neden okuyorsunuz? Siz aslında hangi amaçla bu siteye girdiniz? Aslında insanlar her konuda ama her konuda bencil midir? Evet, insanlar her konuda bencildir. Bu tartışılması bile saçma olan bir gerçektir. İnsanlar her zaman kendilerini düşünürler. Birini sevdiklerinde, o kişinin başına bir şey gelmesini istemediklerinde dahi kendilerini düşünürler. Anne sevgisi de tıpkı bu şekildedir. Annesine zarar gelen kişi beraber büyüdüğü kişiyi yitirecek, yalnız kalacaktır. İnsanlar yalnız kalmak istemez, bencildir, kıskançtır. Müzik dinlemek de insanların narsist duygularını bastırması için 1776 senesinde Illuminati örgütü tarafından düzenlenmiş bir komplodur. En uygun şekilde insanları ağlatarak psikolojik bunalıma sürükleme hali insanlarda görülmektedir. Örneğin Hayko Cepkin Ermeni asıllı, Can Bonomo da yahudi asıllıdır. Bu iki farklı türdeki sanatçıyı bir araya getiren nedir? Cevap: Illuminati Örgütü. Bu örgüt sanatçıların bütün koruma görevlerini üstlenmiştir. Banyoda kullanacakları şampuan dahi Detroit merkezli Illuminati Office tarafından temin edilir. Illuminati şampuanı olduğu anlaşılmasın diye üzerinde Japonca kabartmalı yazılar yazılmaktadır. Bilindiği gibi Japonlar illuminati ile kesin bir savaş içerisindedir. Hayko Cepkin'in sesinin güzel olmasının sebebi de zamanında geçirdiği estetik operasyonlara dayanmaktadır. Doğuştan kumral olan Hayko, bir süre sarışın olmuş daha sonra ise esmere dönmüştür. Bunların tamamı mutasyon ve spesifik çaprazlama eseri şeyler değildir, tamamen hayal ürünüdür. Hayko Cepkin'in Melekler şarkısında bahsettiği Birol Sun da illuminati üyesi 4. nesil bir masondur. Yine geldi kör günler, niye ötüsün bülbüller? Şarkının sözünde geçen bu cümleye dikkat. Niye ötsün değil niye ötüsün demektedir. Ötümek, Allah'a inanmak anlamına gelmektdir. Bu durumda bizim HD Müzik Dinle sitesindeki Hayko Cepkin şarkılarının kalanını da incelemek istememiz kadar doğal bir şey olabilir mi? Bu konu üzerinde daha çok durmuyoruz, hayatımız tehlikeye girebilir. O yüzden size sevgiler sunuyoruz.

Read more...

21 Kasım 2013 Perşembe

Yaşadığınız şehri seviyor musunuz?

Yaşadığınız şehri seviyor musunuz?

Yoksa zorunlu nedenlerden mi o, şehirdesiniz? Bulunduğunuz şehirde yaşamayı siz mi seçtiniz?

Hiç düşündünüz mü bunları...

Onca soruyu açan sevdiğim bir arkadaşım oldu. Bir gecede ben bu şehirde yaşamak istemiyorum dedi. Evini sattı. Şirketini kapattı ve ertesi hafta İzmir'e yerleşti. Bu kadar kolay mı diye düşündüm. Doğduğun, ilklerini, enlerini yaşadığın her köşesini karış karış bilip, anılarla doldurduğun ve en önemlisi de sevdiğin insanları barındıran şehirden bir sabah uyandığında vazgeçmek. Aynı şehirde ev değiştirmek dahi insanı duygulara hapsederken, şehir değiştirmek bu denli kolay mı?

Uzun zamandır süre gelen işlerim nedeni ile şehir dışı gidişlerimden koşarcasına geliyorum Ankara'ya hiç aksaksız hep aynı sonla. Son gidişimde İzmir'de, çalışmalarım vardı. İki günlük çalışma sonrasında geriye kalan birkaç gün gezdim sokaklarında. Sevgili arkadaşım güzel bir düzen kurmuş yeni dostluklar oluşturmuş. Ama eski dostlukları tamamlamayan. Yeni şehre de adapte olmuş. Bu şehirde yaşar mıyım diye düşündüm.

Çok güzel ve sıcak insanlarla bezenmiş bir şehir. Fakat sevdiklerim yoktu. O anda o rengarenk, cıvıl cıvıl şehir soğuk buz gibi kifayetsiz kaldı. Her ne olursa olsun insan sevdikleri ile aynı şehirde nefes almak istiyor. Şehirleri değerli kılan da orada, kimlerle yaşadığın oluyor. Her gün görmesen de yüzlerini, elini uzattığın her an birinin elini tutacağını biliyorsun.

Düşünmeme gerek kalmadan hangi saat nerede ne olduğunu da biliyorum. Diğer şehirleri gezmeyi seviyorum ama Ankara'da yaşamayı. Hadi diyorum 7.cadde de tavla atalım. Çayyolu park caddesinde buluşalım. Gençlik caddesinde kokoreç yiyelim. Arjantin caddesinde kahve içip oradan da Tuna Hilmi de alış verişe çıkalım. Hafta sonu kalede pirinç hanı gezip, çay bahçesinde gözleme ve ayran içmeyi de seviyorum.

Bu ay yaşam değerlerinizi gözden geçirmeniz dileğimle...

Read more...

Copyright 2009 e-okul. Hakkı varsa saklıdır.

Üste GİT