e-okul

10 Haziran 2009 Çarşamba

BlackBerry Storm Vodafone İle Türkiye'de

Vodafone Türkiye, dünyanın ilk "tıklanabilir" dokunmatik ekranlı akıllı telefonu BlackBerry Storm'u çok yakında piyasaya sunuyor. Hem bireysel hem kurumsal müşterilerin ihtiyaçlarına cevap vermek üzere tasarlanan BlackBerry Storm, yazı yazmada kolaylık sağlayan ve gerçek bir klavye gibi tepki veren dünyanın ilk "tıklanabilir" dokunmatik ekranına sahip. BlackBerry Storm, aynı anda tek ve çoklu dokunuşları takip ederek ekranda etkin dolaşım sağlıyor. BlackBerry Storm'un geniş parlak ekranı ve gerçek dokunma hissi veren arayüzüyle hem bireysel hem kurumsal kullanıcılara hitap ettiğini belirten Vodafone Türkiye Satış ve Müşteri Hizmetlerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Sinan Kızıldağ, "BlackBerry Storm'u, çok yakında bireysel kullanıcıların ve şirketlerin kullanımına sunacak olmaktan gurur duyuyoruz. Tıklanabilir dokunmatik ekranıyla tüm dünyada devrim yaratan BlackBerry Storm, internette gezinme, müzik dinleme ve video izleme, uydu bağlantısıyla sokak sokak yön bulma, mesajlaşma ve sosyal iletişim ağlarına erişim gibi fonksiyonlar için üstün kullanım kolaylığı sağlıyor" dedi. Akıllı telefon BlackBerry Storm'un yenilikçi dokunmatik ekranına parmakla dokunulduğunda, o noktada belli belirsiz bir çökme meydana geliyor, bırakıldığında ise ekran eski haline dönüyor. Bu hareket hafif bir tıklama sesiyle kullanıcıya bir klavyenin veya bilgisayar faresinin tuşlarına dokunma hissi veriyor. Böylece kullanıcı yapmak istediği işlemin cihaz tarafından algılandığını gösteren fiziksel bir tepki almış oluyor. Bu ise dokunmatik arayüzün kullanımının çok daha etkin olduğu bir yazı yazma deneyimi sunuyor

Read more...

7 Haziran 2009 Pazar

Özel Okul Rekabeti

Bu günlerde şehrin hemen her yanında bulunan reklam panolarında parsel parsel özel okulların afişlerine rastlamanız mümkün. Kayıt yenileme dönemlerinde en iyi olduğunu vurgulamak isteyen kolejler, sayınının da iyice artması nedeniyle bu masum rekabetin çok daha ötesine geçmiş durumdalar. Kulaktan kulağa yayılanlara, şahit olunanlara okurken bile inanmakta güçlük çekeceksiniz. Özel okullar arasındaki rekabetin can alıcı noktası öğretmen transferleridir. Şimdi bunda ne var diye düşünebilirsiniz. Fakat bazı okullar ve öğretmenler var ki; transfer politikalarıyla ahlak denen kavramın en fazla olması gereken eğitim sektörüne neredeyse uğramadığını gösteriyor. Düşünün, bir özel okul diğer bir özel okuldan öğretmen transfer ediyor. Transfer edilecek olan öğretmenin transfer bedeli, ayrılacağı okuldan gideceği okula taşıyacağı öğrenci sayısı ile belirleniyor. Daha cazip bir iş teklifi nedeniyle başka bir okula transfer olan öğretmenle, yeni çalışacağı okula eski okulundan olabildiğince öğrenciyi yanına alarak gitmesi arasındaki farkı anlatmamıza gerek yoktur herhalde, işte olayın veliler ve öğrenciler açısında vahim boyutlara ulaşmasındaki acı gerçek de burada başlıyor. Çünkü bu öğretmenler; transfer olacakları okula taşıyacakları öğrencilerin velilerini aradıklarında doğal olarak "yüksek transfer bedeli alabilmem için mümkün olduğunca çok öğrenci ile gitmeliyim, lütfen siz de çocuğunuzun kaydını yeni çalışacağım okula nakil edin" demiyorlar, diyemiyorlar. Ne diyorlar peki? Hemen söyleyelim. Dilimiz varmasa da gelecekleri söz konusu olan öğrenciler üzerinden ticaret yapan bu öğretmenler, kendilerine teklif edilen yüksek transfer ücretini alabilme koşulları gereği aradıkları velilere ayrıldıkları okulda eğitimin çok kötüye gittiği, okulda iyi hiçbir öğretmen kalmadığı, okulun belki de kapanacağı gibi gerçek dışı bilgiler veriyorlar ve velileri yanıltarak çocuklarının kayıtlarını transfer olacakları okullara taşıyorlar. Bu gerçek dışı bilgilere inanarak çocuklarını başka bir okula nakil eden veliler de gerçek zannettikleri için uyarmak amacı ile yakın çevreleri ile paylaşıyor ve böylece bir şehir efsanesi gibi tüm kente yayılıyor. Sonuçta olan da tabii ki kafası karışan velilere, söz konusu geleceği olan çocuklara ve sonuçta bir ticarethane de olan okullara oluyor. Geçtiğimiz günlerde yakın iki arkadaş arasında geçen bir diyaloğa dikkatinizi çekmek istiyoruz. Arkadaşlardan biri falanca bir okulun ne kadar kötü bir okul olduğunu bilip bilmediğini soruyor karşısındakine ve devam ediyor: "O okul, eğitimi çok kötü, çok disiplinsiz bir okul. Öğrenciler isterse dersin ortasında çıkıp gidiyor, öğretmenler hiçbir şey demiyor.Ayrıca zaten iyi bir tek öğretmenleri bile yok." Karşısındaki soruyor: Nereden biliyorsun? Okulu gidip inceledin mi, bu anlattıklarını gördün mü? Aldığı cevap inanılmazdı: "Hayır gitmedim ama çok değer verdiğim bir aile dostumdan duydum. Neden bana yalan söylesin ki" İşte bu cevap, az önce yukarıda bahsettiğimiz öğretmen transferleri sırasında velilere söylenilen yalanların tam karşımıza çıkmış bir sonucu. Yalanlar bunlarla da sınırlı değil... Bu okulun kirasını ödeyemediği için tahliye olacağı, kapanacağı gibi akıllara ziyan yalanlar da her yerde dolaşıyor. Oysa ki, eğitimi kötü dedikleri bu okul sadece bulunduğu şehirde değil Türkiye'de en iyi eğitim veren okullardan bir tanesi. Bir yerlerden duyduğumuz için değil araştırdığımız için söylüyoruz.
Okul seçimi heyecan verici olduğu kadar karmaşık ve zorlayıcı bir süreçtir. Anne babaların birçoğu basından, politikacılardan ve eğitimcilerden aldıkları mesajlarla, eğitimin çocuklarının yaşamını şekillendireceğini bilir. Bu bilgi doğrultusunda en doğru seçimi yapma baskısı büyür. Ancak anne ve babaların kendi çocukları için en iyi seçimin yani en doğru okulun hangisi olduğu hakkında bilgileri azdır. Çocuğum için en iyi okul hangisidir? Hangi okul çocuğumun geleceğini şekillendirecek? Okul beklentilerimi karşılıyor mu? soruları bu süreçte büyük önem kazanır. Çocuğunuz için en doğru okulu seçerken pek çok etkeni göz önünde bulundurmanız gerekir. Çocuğunuzu herhangi bir nedenden dolayı başka bir okula mı yollamayı düşünüyorsunuz? Yoksa çocuğunuz okula yeni mi başlayacak? Neden ne olursa olsun, okul seçimi son derece dikkatli yapılması gereken bir seçim. Çocuğunuz için en iyi okulu seçerken onun görüşlerini de dikkate alarak aşağıdaki etkenleri göz önünde bulundurun.
- Okulun öğrenci seçimindeki kriterleri nelerdir?
- Eğitimci kadrosunun yetkinliği ne?
- Yönetici ve öğretmenlerin yaklaşımları nasıl?
- Okulun eğitim felsefesi ne?
- Okulun akademik başarısı ne?
- Sosyal etkinliklerde başarısı ne?
- Yabancı dil eğitimi nasıl?
- Okul kent içinde mi?
- Dış çevre güvenli mi? (Zira son günlerde okullarda artan şiddet olayları dikkate alındığında özellikle bu soru daha da büyük önem kazanıyor)
- Okul evime ne kadar uzaklıkta?
- Ulusal ve uluslar arası başarıları neler?
- Akademik programların yanı sıra, sanatsal, sportif ve kültürel boyutta çocuğuma neler katabilir?
- Öğrencilerine ulusal değerler katabiliyor mu?
- Çağdaş mı?
- Anaokulundan lise sona kadar eğitim öğretim programları bir bütünlük içinde ele alınıyor mu?
- Okulun bir üst eğitim kurumuna hazırlık çalışmaları neler?
- Okulun disiplin kuralları ne?
- Okul yöneticilerine kolay ulaşabiliyor muyum?
- Öğretmen - öğrenci ilişkili nasıl?
- Öğrenci - veli önerileri dikkate almıyor mu?
- Veli memnuniyet oranı nedir?
- Çevre koruma stratejileri var mı?
- Okulun kalite standartları ne?
- Kamuoyunda itibar gören bir kurum mu?
işte bu soruların yanıtlarının bileşkesi, çocuğunuz için doğru okul seçiminde en doğru kararı vermenize yardımcı olacaktır.
Unutmayalım ki okul hayatı kişiyi belirli öğretilerden geçirerek hayat okuluna hazırlar. İster resmi ister özel okul olsun, her öğrenciye uygun bir okul vardır. Önemli olan kişinin; mutlu olacağı, öğrenmeyi öğreneceği, yetkinliklerini kullanabileceği bir okulda ulusal ve uluslar arası değerlere sahip, başarmayı hedeflemiş, iletişimi güçlü bireyler olarak hayat okuluna hazırlanmasıdır. Bu arada oluşturduğunuz soruları "soru" olmaktan çıkarıp, bilgi almaya yönelik sıcak bir sohbete dönüştürmelisiniz. Unutmayın ki her yönetici, kurumu hakkında bilgi aktarmaya hevesli ve isteklidir; ama hiçbir yönetici "sorgulanmak" tan hoşlanmaz. İhtiyaç ve beklentilerinizde değişiklikler yapar mı? Tüm bu konularda bilgi alışverişiniz bittikten sonra büyük olasılıkla fark edeceksiniz ki; beklenti ve ihtiyaçlarınızda değişiklikler olmuş. Bu durumda listenizi yeniden gözden geçirmelisiniz.

Read more...

6 Haziran 2009 Cumartesi

İtibar Yönetimi Kapsamında Sosyal Sorumluluk

Günümüzün değişen ve küreselleşen pazar or tamları için klasik bütün değerlerin ve ilkelerin yetersiz kaldığını söylemek mümkündür. Ülkeler arasında, kendi ekonomileriyle, iş ilişkileriyle ve toplumsal yapılarıyla yoğun bir rekabet yaşanmaktadır. Neredeyse her ülke her alanda birbirlerini geçmekte ya da yakalamaktadır. Bu konuda umutsuz olmaya gerek yoktur. Hiçbir zaman unutulmaması gereken şey yalnız olunmadığıdır. Örneğin, bir işletmenin satışları kendi ülke sınırları içinde çok yüksek ve yeterli, finansal yapısı çok sağlam olabilir. Kullandığı ham maddeleri ya da materyalleri ithal etmek zorunluluğu olmayabilir. Ancak çok uluslu kurumlar, kuruluşlar ve yatırımcılar birbirlerinin başarısına göz dikmiş olduklarından, bu türlü kurumlar için şimdiki başarı değil, ama gelecekteki başarılar tehdit altında bulunmaktadır. İtibar Yönetiminin Tanımı ve Kapsamı Günlük uluslararası olaylardan tamamen soyutlanmış bir kurumun, uzun süre daha var olabilmesi günümüz koşullarında ender rastlanan bir durumdur. Artık, teknolojik gelişmelerin sonucunda bir anlamda dünya oldukça küçülmüştür. Pazarlar çok rekabetçi bir ortamda büyümektedir. Kurumların iletişimleri karmaşık bir duruma dönüşmekte ve kurumların kendi ülkeleri dışındaki başka uzak ülke pazarlarındaki çabaları sonucunda, iletişimlerinin menzili önemli derecede genişlemektedir. Bir kurum için ister kendi ülkesinde, ister küresel bağlamda olsun pazarda işletme olarak ayakta kalabilmesinin tek yolu, halkın güvenini kazanmaktır. Dolambaçlı laflar veya "Yorum yok" gibi cümleler anlam taşımamakta; sadece "Bize Güvenin" ifadesi de işe yaramamaktadır. Sokrates, "itibar ateş gibidir, bir kez yanınca söndürmeden sürdürebilirsin ama söndürürsen hemen sonrasında yakamazsın. Dürüst olun. Dürüstseniz, ayakta kalırsınız" sözleriyle itibarı ve önemini belirtmeye çalışmıştır. Gerçekten de Sokrates'in bu sözleri, bir bakıma günümüzde kurumlar için kullanılacak itibar kavramının temelini oluşturmaktadır. Kimileri kurum itibarını kurum kimliği olarak tanımlarken, kimileri kurumun geçmişteki siciline dayanarak paydaşların kurumla ilgili ortak görüşleri olarak tanımlamaktadır. Aynı zamanda, stratejik ve finansal başarımlara neden olacak paydaşların olumlu geri bildirimlerini içeren iyi isim elde etme ve onaylanma yöntemi olarak da tanımlamaktadır. Kurum itibarı, ürünlerin ve hizmetlerin satılmasına, yatırımcıları çekme, yetenekli çalışanları tutma ve kamu yönetimini etkileme uygulamalarını geliştirmeye etki etmektedir. Yazarlar ve halkla ilişkiler uzmanlan, itibarın güçlü bir kavram olduğunu ve üzerinde önemle durulmasına değecek ve övgüyü hak edecek bir güç olduğu konusunda aynı görüştedirler. Bir kez kaybedilmesi ya da tahrip olması durumunda yeniden kazanılmasının çok zor olduğunu vurgulamaktadırlar. Kurum itibarı, daima önemle üzerinde durulması gereken bir konu olmalıdır. Çünkü günümüz pazarlarındaki tüketiciler oldukça kuşkucu kimliğe sahiptirler. Dolayısıyla bu durumu fark etmiş olan akıllı kurumlar, kurum itibarının ellerindeki en değerli varlık olduğunun bilicine varmışlardır. Paydaşların kurumu nasıl algıladığı, kurum itibarını ölçen en iyi kriterlerden biridir. Kurumlar itibar kazanmanın yanında, kazanılmış olan itibarlarını da korumaya dikkat etmek zorundadırlar. "Kurum kültürünü ve itibarını elde edebilmek yüz yıl sürebilmektedir, fakat bir haftada ya da bir ayda bunu tahrip etmeniz mümkündür" şeklinde yapılan vurgulama; zor kazanılan itibarı korumanın güçlüğüne ilişkin olan bu gerçeği yansıtmaktadır. Bir otel ya da restoran hakkındaki olumsuz haberler, toplum tarafından bu işletme hakkındaki algılamaları da olumsuz yönde etkileyebilir. Üstelik genellikle işletme hakkındaki olumlu haberler kısa sürede unutulurken, olumsuz haberlerin çok uzun süre belleklerde kalma ve otel ya da restoranın işletmesinin satışları üzerinde azaltıcı etkiler yaratma özelliği vardır. Olumsuz haberlerin olumlu haberlere göre daha etkileyici ve dikkat çekici bir yapısı vardır. Bu bakımdan etkili halkla ilişkiler ve başarılı medya ilişkileri işletmelerin itibar yönetiminde oldukça önem taşımaktadır. Örneğin, birçok turizm destinasyonunda etkili halkla ilişkiler programları ve başarılı medya ilişkileri yürütülmemektedir. Bunun nedenlerini ise, aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür.
Medyanın çalışma biçimini anlayamamak,
Korku ve güvensizlik,
Zaman yetersizliği,
ilgi eksikliği,
Medyanın ne kadar önemli olduğunu anlayamamak.
İtibar Yönetiminin Temel Değerleri
İnsanlar kurumla ilgili olarak ne kadar çok düşünce üretirlerse, süregelen uygulamalara daha etkili ve fırsat yaratan yenilikleri ekleme fırsatlarını da yaratabilirler. Zayıf itibar insanlarda güven eksikliği uyandıran olumsuz bir etki oluşturmaktadır, iyi itibar ise, hem operasyonel hem de finansal anlamda kuruma getiri sağlamaktadır. İyi itibarın kuruma getirilen şöyle sıralanabilir.
1. Ürünlere ve hizmetlere fazladan psikolojik değer ekler.
2. Tüketicilerin ürün veya hizmet satın alırken algıladıkları riskin azalmasına yardım eder.
3. Tüketicilerin fonksiyonel anlamda benzer şekilde algıladıkları ürünler ve hizmetler arasında seçim yapmalarına yardımcı olur.
4. Çalışanların iş tatminlerini artırır.
5. işe alımlarda nitelikli eleman seçiminde yararlı olur.
6. Satış gücünü ve reklam etkinliğini artırır. (Olumlu itibar, kurumun reklamlarının güvenilirliğini artırır.)
7. Yeni ürün tanıtımlarını destekler. (Microsoft Windows 95 işletim sisteminin piyasaya sürülme tarihini defalarca geciktirmiş, fakat tüketiciler sabırla Windows 95 işletim sisteminin piyasaya sürüleceği tarihi beklemişlerdir). Rakiplere karşı kullanılabilecek en kuvvetli silahlardan biridir.(Procter & Gamble kimi zaman rakiplerine karşı fiyat kırma ve yeni ürün tanıtımında saldırgan tepkiler verebilmektedir.)
8. En iyi profesyonel hizmet sağlayıcılara erişimi sağlar. (En iyi reklam ajansı sizinle birlikte çalışmak isteyecektir.)
9. Bir kriz anında ürün veya hizmetlere yeni olanaklar sağlar.
10. Eşit şansların olduğu pazarda satışların artmasına yardımcı olur.
11. Dağıtım kanallarında pazarlık gücünü artırır.
12. Tedarikçiler ve reklam ajansları gibi diğer iş kollarıyla sözleşme yaptığı zaman performans zinciri faaliyetini gerçekleştirir.
Zayıf itibarın kuruma olan zararları ise şöyle sıralanabilir.
1. Kurumlarının değeri pazar analistleri tarafından anlaşılmayabilir ve hisse fiyatları düşebilir.
2. Medya zayıf itibara sahip kurumlarla daha fazla ilgilenir. Kurum iyi bir şeyler yapsa bile, medya halka kurumun kötü geçmişini hatırlatabilir.
3. Zayıf itibara sahip kurumlara karşı tüketiciler daha kuşkulu yaklaşabilir ve fiyat konusunda hassasiyetleri artabilir.
4. Zayıf itibar (dışa karşı) çalışanlarda moral düşüklüğü yaratabilir.
İtibar yönetiminin temel değerleri olarak ortaya çıkan unsurlar ve etkili itibar yönetiminin boyutları ve kazanımları önce aşağıdaki şekilde (Şekil 1) gösterilmiş; sonra da ayrı ayrı açıklanmıştır.
Ürünler & Hizmetler
Rekabetçi ortamda müşterilerini daha kârlı hale dönüştürmek isteyen İşletmeler hizmet maliyetlerini düşürmek ya da müşterilere daha fazla satış yapmak zorundadırlar. Fazla satış yapmak ise öncelikle müşterilerle yakın ve güçlü ilişkiler kurarak onların ihtiyaçlarını çok iyi tanımayı gerektirmektedir.
Müşteriler, geçmişe oranla, daha iyi ürün ve hizmet bekleyen eğilimi yükselmekte olan insanlardan oluşmakta, daha Önce hiç olmamış oranda sorgulayıcı, değişik gereksinimlerini gidermek için çok değişik seçenekleri olan ve isteklerini rakip işletmelerle de karşılaştırma olanağı bulunan topluluğu temsil etmekte ve kişiselleştirilmiş ürün/hizmet istemektedirler.
Bir müşterinin ürün/hizmet satın alma sürecinde pek çok faktör etkilidir. Ürün/hizmetin müşterinin beklentilerini karşılaması ya da beklentilerinin üzerinde olması, bu faktörlerin temelini oluşturmaktadır. İşletme-müşteri arasındaki ilişkilerin olumlu ve uzun süreli olması işletmenin sürekliliği açısından büyük Önem taşımaktadır.
Müşteriyle uzun vadeli, kârlı ilişki kurmak ve ilişkinin devamlılığını sağlayarak sadık müşteri yapmak amacıyla, strateji belirleme sürecinde önemli gelişmeler sağlanmıştır. Bilgisayar, internet ve iletişim teknolojilerindeki ilerlemeler sonucunda, müşteri ilişkilerini daha verimli ve etkin yönetmek; sadece kısıtlı sayıda müşteriyle değil, çok fazla sayıda müşteriyle birebir ilişki kurma olanağı elde edilmiştir.

Read more...

4 Haziran 2009 Perşembe

E-Okul'un Açılmama Sebebi

Biliyorsunuz e-okul bazen açılmıyor. Tabi bunun pekçok sebebi olabilir. Öncelikle e-okul'un bulunduğu sunucu aşırı yoğunluğu kaldıramıyor olabilir. Yani e-okul sisteminde notlarına bakmak isteyenler siteye hücum edince e-okul'un sunucusu bu isteklere cevap verememiş olabilir. E-okul'un açılmamasının birbaşka sebebi ise bakım çalışması yapılıyor olma ihtimali. Bilindiği üzere e-okul uzun süredir aynı vaziyette. Bu yüzden eniyileme çalışmaları yapılabiliyor olabilir. Bu yazı meraklarınıza cevap verdiyse ne mutlu bize...

Read more...

Dünyanın Gözdesi Ruhban Okulu Heybeliada'da

Büyükada'dan sonra ikinci büyük ada Heybeliada, özellikle, 1845 yılında açılan ancak günümüzde eğitim vermeyen Aya Triada Manastırı'ndaki çok zengin bir kütüphaneye sahip olan Ruhban Okulu, Deniz Lisesi, Terk-i Dünya Kilisesi ve sanatoryumu ile biliniyor. İsmet İnönü'nün müze haline getirilen evi ile Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın evi de Heybeliada'nın en önemli simgeleri arasında yer alıyor. Heybeli'nin çevresini faytonla veya yürüyerek dolaşabilirsiniz. İskeleye arkanızı dönüp sola doğru yürürseniz birbirine bitişik Müslüman ve Ortodoks mezarlıkları ile karşılaşırsınız. Yol ikiye ayrılınca soldan aşağıya devam ederseniz sanatoryum yanından geçip yeniden sahile inersiniz ve buradaki plajdan denize girebilirsiniz. Denizin ne yazık ki artık çok da temiz olmadığı Heybeliada'da en iyi seçeneğiniz Halki Palas Oteli'nin havuzunda serinlemek olabilir. Çünkü Heybeli'nin Deniz Kulübü'nün olimpik yüzme havuzu, tenis kortu ve lokanta gibi tesislerinden ancak üye olanlar yararlanabiliyor. Yemek yiyebileceğiniz ve içki içebileceğiniz lokantalar ise iskelenin hemen karşısında sıralanıyor. Bunlar içinden şüphesiz önerebileceğimiz lokanta ise Ruhban Okulu yetkililerinden Yorgo Bey'in önerisi üzerine gittiğimiz Mavi. Özellikle zeytinyağlıları bir harika. Mutlaka denemelisiniz, kesinlikle pişman olmazsınız. Lokantaların bazılarında da özellikle bahar ve yaz aylarında hafta sonları canlı taverna müzik oluyor.

Read more...

Yapı Kredi'den Eğitime Destek

Yapı Kredi'nin Çayırova'da 2007 yılında temelini attığı Yapı Kredi Kız Teknik ve Meslek Lisesi, yaklaşık 200 öğrencisiyle 2008-2009 eğitim öğretim döneminde hizmet vermeye başladı.
400 öğrenci kapasiteli okulda 24 derslik bulunuyor. Çocuk gelişimi ve eğitim, grafik ve fotoğraf, yiyecek ve içecek hizmetleri ile giyim ve üretim teknolojisi branşlannda mesleki eğitimlerin verildiği okulda uygulamalı eğitim amacıyla 3-6 yaş arası çocuklara hizmet verilen bir anasınıfı da yer alıyor. Koç Holding Yonetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, "Yaşadığım sorunları hafifletmek, ülkemize ve ülkemizin geleceğine sahip çıkmak, bir umut hissi vermek bu dönemde daha da önemli hale gelmiştir" dedi.
Türkiye Finans - ISO İşbirliği
Türkiye Finans, İstanbul Sanayi Odası (ISO) ile özel bir kredi protokolü imzaladı. Buna göre Türkiye Finans, İSO üyelerine 10 bin ile 250 bin TL arasında değişen miktarda toplamda 200 milyon TL'lik kredi kullandıracak. Krediler, vade sonuna kadar sabit, aylık taksit ödemeli üretim desteği ve leasing şeklinde, TL ve dövize endeksli kullanımlarda ise azami 24 ay vadeli olarak kullandırılacak. Türkiye Finans Genel Müdürü Yunus Nacar, 'Türkiye Finans olarak kurulduğumuz günden bugüne hep üreticimizin, KOBl'mizin yanında olduk. Bu kredinin İstanbullu iş adamlarımızın likitide ihtiyacına çözüm olmasını umut edivoruz" dedi.


Not: E-okul ile notlarınıza evinizden rahatlıkla bakabilirsiniz. E-Okul interaktif karne sistemidir. E-okul tüm öğrencilere derslerinde başarılar diler.

Read more...

Copyright 2009 e-okul. Hakkı varsa saklıdır.

Üste GİT