e-okul

9 Mayıs 2009 Cumartesi

E-okul Basit Türkçe Diyaloglar

— Peki hanım, peki, vazgeçtim.
— Neden vazgeçtin? Benden mi?
— Ayol, senden vazgeçsem ne olacak ki. Yaş yetmiş, iş bitmiş.
— Erkek milletinin işi kolay kolay bitmez.
Kenan Bey, bayat bir gazeteyi kimbilir kaçıncı defa okumak için eline alınca Kerime Hanım seslendi:
— Kenan Bey?
— Buyur.
— Bana ne söyleyecektin?
— Vazgeçtim, dedim a.
— Söyle Allahını seversen, merak ettim.
— Yalıya gidelim, bir dolaşalım diyecektim.
— Ne zaman?
— Ne zaman olacak, bugün, yarın.
— Peki neden gitmiyoruz?
— Söylemeğe meydan verdin mi?
— Kuzum tekrar başlama. Madem ki gidelim diyorsun, gideriz. Ama biraz da masraflı olmaz mı?
— Otobüs parası, vapur parası.
— Sen niye gidelim diyorsun?
— Bir kere vergisini vereceğiz. Sonra düşünüyorum yalının artık bize bir yararı var mı? Satalım, gitsin.
— Bilmem ki bey, arada bir yalımız var diye övünüyoruz.
— Yalı değil karga yuvası artık.
— Bakalım para verirler mi?
— Binaya değil, ama rıhtım çok esaslıdır. Denize yirmi metre cephesi var. Satarsak son zamanımızda rahat ederiz.
— Bilmem ki. Eğer karar verdinse ben birşey hazırlı-yayım. Yarın erkenden kalkar gideriz. Allah vere de hava boz-masa.
— Mayıs'ın ortalarına geldik hanım, hava bozsa da ne olacak ki!
Ertesi gün, ıngıl ıkış yola çıkmış kendilerini boğaz vapurlarından birine atmışlardı. Vapur köyün iskelesinde durmadığı için komşu köyün iskelesine çıkıp yalıya kadar yürüdüler.
Yoldan duvarla ayrılan yalının bahçesinin kapısı yarı aralıktı. Demir kapı basmış, toprağa gömülmüştü. Bir insan zorlukla geçebiliyordu.
İçerinin manzarası da içler açışıydı. Sağlam kalan bir incir ağacından binanın kaplamasına bir ip bağlanmış, buraya balık ağları asılmıştı. Rıhtımda, yerde, boylu boyunca iki kayık küreği yatıyordu. Ayrıca bir balıkçı kayığını rıhtımdan yukarıya almışlardı.
Komşu yalıdan genç bir adam seslenmişti:
— Ne arıyorsunuz orada? Kenan Bey:
— Bana bak oğlum, dedi. Ben bu yalının sahibiyim. Rıhtımdaki adam:
— Öyle söylesene, dedi.
Rıhtım biraz esiyordu. Arka kapıdan içeriye girdiler. Yerler bir karış tozdu. Ama buraya girip çıkanlar olmalı ki tozların üzerinde iri iri ayak izleri vardı.
Alt kat, kalın duvarlardan yapılmıştı, kârgirdi. Tavanı da sağlam kalmıştı. Trabzanları tutunarak ikinci kata çıktılar, orası da toz içindeydi ve deniz tarafındaki camlardan bir kısmı kırılmıştı. Arka taraftaki odalar daha mazbuttu ve yolun karşısındaki yeşillik yalının içine vurmuştu.
Giderken, eskilikleri, sakatlıkları yüzünden götürülme-miş sedirler, ipek örtüleri yol yol dökülmüş kanepeler vardı.
Eski bir süpürge ile biraz temizledikleri yere oturdular. Kerime Hanım:
— Bey, dedi. Bittim ben. Kenan Bey sigarasını yakarken:
— Ben de yoruldum, dedi.
— Aklıma ne geldi bey, biliyor musun?
— Ne bileyim.

0 yorum:

Copyright 2009 e-okul. Hakkı varsa saklıdır.

Üste GİT